28 Kasım 2012 Çarşamba

Holly Fulton B&WO Dergisi / Nisan


Renklerle dans eden tasarımcı
Holly Fulton


Londra Moda Haftası'nın çıkış yapan isimlerinden biri olan Holly Fulton’ın tasarımları artık Türkiye’de satışa sunuluyor.

Geometrik ve grafiksel kıyafetleriyle dikkat çeken Holly Fulton kullandığı canlı, parlak renklerle, etkilendiği akımları kıyafetlerine başarıyla yansıtıyor. 

2011 İlkbahar –Yaz Koleksiyonunuzdan biraz bahseder misiniz?
Koleksiyon 1960’larda Joan Collins’in Cruise’a gitmesi ve bunun için gerekli olan mayolardan tutun da gece için gerekli olan kristalli elbiselere kadar bütün dolabı üzerine kurulu. Art deco, pop art, güçlü grafikler gibi benim ana ilham kaynaklarımı lüks duygusu içerisinde modern nüanslarla karıştırmak bu koleksiyon için iyi bir birleşim oldu.

Yeni koleksiyonunuzu tasarlarken çıkış noktanız ve ilham kaynaklarınız nelerdi?
Tasarımlarımda her zaman art deco, pop art ve favori danışmanlarım olan Eduardo Paolozzi, Tom Wesselman, Jacob Bengel’den ilham alıyorum. Pucci’nin erken dönemine çokça baktım bu koleksiyonum için. Bir tutam da 60’lı yılların sonlarındaki tribal desenleri ekledim.







Siz de birçok tasarımcı gibi çocuk yaşta mı çizmeye başladınız?
Oldukça yaratıcı bir evde büyüdüm ve başından beri sürekli olarak ne yapmak istiyorsam onun icin cesaretlendirildim. Ailem buna izin verdiği için çok şanslıyım tabii ki. Beni yetiştirdikleri bu ortam içerisinde gelişti tasarıma olan aşkım. O zamanlar da çok çizerdim, şimdi de devam ediyorum ve bu benim en büyük zevkim.

Moda eğitiminizden biraz bahseder misiniz? Moda okumak zorlayıcı bir süreç miydi? Bu süreçte özellikle etkisinde kaldığınız veya kariyeriniz için önemli olduğunu düşündüğünüz bir isim var mı?
Edinburgh College’inde eğitim aldım. Sonrasında 27 yaşımdayken master eğitimim için Londra’ya Royal College of Art’a gittim. Londra’da çok iyi zaman geçirdim ve bu gerçekten de tasarımlarımın doğasını değiştirdi. Sayısız farklı etkileşimler ve cinsler, çeşitler karşıma sunuldu, bu da içten içe benim disiplinimin çok iyi olmasını sağladı. Bunu bana tasarımcı Tristan Webber öğretti. Ben oradayken ve kendi stilimi oluşturmamda inanılmaz destek oldu. Sanırım kendimi daha zorlamam için ve işlerimi daha yüksek bir seviyeye taşımam için bana o güveni verdi.

Aldığınız ödüller ve bu yolla tescillenen başarılarınız sizi nasıl etkiliyor? Bu ödüller içerisinde özel bir anlamı olan var mı?
İlk iki yılımda birkaç ödül kazanarak muhteşem bir başlangıç yapmış olmak çok büyük bir şanstı. British Fashion Award’u kazanmış olmak inanılmazdı. Sadece 2 kez gösterilmiştim ve markam sadece 8 aydır vardı. Yaşıtlarımın ve endüstrinin tanınmış isimlerinin önünde bu ödülü almak inanılmaz bir histi. Gerçek dışı ve anlatılamaz bir andı.

Kendi markanızı oluşturmadan önce çalıştığınız markalardan bahseder misiniz? Bu markalardan neler öğrendiniz? Size ne gibi katkıları oldu?
Royal College of Art’ta Master’ımı tamamladıktan sonra Lanvin için çalışmaya başladım. Kendim hakkında öğrendiğim şeyler, kapasitem ve çalışma metotlarım için çok şekillendirici bir tecrübeydi. Bugün markamla eş anlamlı haline gelen giysi ve aksesuarı ardı ardına ilk defa tasarlıyordum. Diğer tasarımcılara göre bütün görünüme olan yaklaşımımın farklı olduğunun inancına varınca orada çalışmak, kendi markamı kurmak için yardımcı oldu.

Favori tasarımcınız var mı?
İş kurabilmiş ve onu aynı düzeyde tutabilmiş birçok tasarımcıya çok büyük saygım var. Christopher Kane bunun iyi bir örneğidir. Moschino ve Versace’nin 90’lardaki büyük baskılarının kullanımı benim için sabit ilham kaynaklarıdır.

Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Grafik ve bütün bayanlar için modern lüks.

Her sezonun olmazsa olmazları sizce nelerdir?
Geniş paçalı pantolonlar, uzun penye elbiseler ve basit baskılı üstler her zaman benim popular stilimdir. Büyük kolyeler ve büyük parçalı çantalar.

Koleksiyonunuz şehrin en eski merkezlerinden Galata’da Atelier 55’te satılacak. Neden böyle bohem bir semtte bir concept store’u satış noktanız olarak tercih ettiniz?
Atelier 55’in sahipleri Gizem ve Başak’ın tasarımlarıma duydukları coşkunun içine çekildim!

Atelier 55 ile nasıl bir araya geldiniz?
Paris’te koleksiyonumu sergilediğim yerde bir araya geldik.

2011/12 Sonbahar – Kış sezonunun sürprizleri neler olacak?
El örgüsü, lüks pitonlar, kapı tokmağı büyüklüğünde kristaller, biraz karanlık, seksi gösterişe hazır olun…



0 yorum:

Yorum Gönder